Kayıtlar

Mayıs, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
Resim
           MECNUN'UN  KÖPEĞİ ÖPMESİ     Mecnun Leyla'nın aşkıyla yanıp dururken bir gün bir köpeği  yakaladı. Öpüp koklamaya başladı. Bunu görenler başına  toplandılar. Onu tan etmeye, ayıplamaya başladılar:     "Ahlaksız Mecnun sen iyice işi azıttın. Bu yaptığın deliliğin de  azgınlığın da sınırını aştı. Hiç köpek öpülüp sevilir mi? Köpek daima pis şeyler yer. Gerisini bile diliyle yalayarak temizler, o pis bir hayvandır."   Bunları duyan Mecnun güldü:    "Ne gafil  ne cahil kimselersiniz siz. Sizin gördüğünüz bu köpek sıradan bir köpek değil. O Leyla'nın mahallesinin köpeği. Bu köpek benim için çok değerli bir varlıktır. Allah'ın çözülmez bir sırrıdır. Birçok yer varken, o Leyla'nın mahallesini mekan tutmuş kutlu bir hayvandır.       Sizin gözünüzde aşyağılık bir hayvan olan bu köpeğe bir de benim gözümle bakın bakalım. O zaman da böyle düşünebilecek misiniz?        Sizin gözünüzde sıradan bir hayvan olan bu köpek
Yaramazlığın Bedeli Bir varmış,bir yokmuş evvel zaman içinde kalbul zaman içinde 2 yaramaz çocuk varmış bu çocukların adı   Çetin ve Yiğit imiş bu 2 yaramaz çocuk bir gün yataklarında zıplıyorlarmış sonra Çetin yere düşmüş Yiğit ise annesine söylemiş annesi hemen ambulans çağırmış doktora götürmüşler doktor Çetin'in kolunun kırık olduğunu söylemiş annesi Çetin'in yanına gitmiş. Çetin'in kolu alçıdaymış. Çetin:anne yarın okula gidebilirmiyim? Anne:gidemezsin. Çetin:ama neden? Anne: kolun kırılmış. Çetin üzülmüş,kardeşi Çetin'in kolu kırıldığına üzülmüş. Çetin:üzülme kardeşim. Yiğit'in yanında boya kalemleri varmış,Yiğit ile Çetin hemen tuvalete gitmiş orada her yeri boyamışlar aynalara gülen yüz, yerlere şeker çizmişler.Anneleri onları görmemiş hemen annelerinin yanına gitmişler.Eve gittiklerinde ise Çetin ile Yiğit oyuna başlamışlar. Düşünmeye başlamışlar Yiğit hemen söylemiş"saklambaç" oynuyalım.                     Ç
                        KARNE HEDİYESİ           Bir varmış,bir yokmuş evvel zaman içinde kalbul saman içinde Cem adında rüyakar bir çocuk varmış. Cem bir gün alışveriş merkezinde kayıp olmuş. Yalnız Cem kayıp olduğunun farkına varamamış. Annesi sanki Cem ile saklanbaç oynuyormuş.  Cem: Anneee!  Cem: Anneee! anneee! Sonra Cem kayıp olduğunu anlamış her yeri ama her yeri aramış ama annesini bulamamış.  Cem:Anneee! diye bağırarak uyandı. Uyandğında terladiğini farketti hemen atletini değiştirdi ve uykuya daldı. Sabah olmuş herkes uyanmış ama Cem uyanamamış. Cemi annesi uyandırmış, Cem elini yüzünü yıkayıp sofraya oturmuş  Cem:günaydın anne, günaydın baba  Anne:günaydın oğlum  Baba:günaydın oğlum Hep birlikte kahvaltılarını yapmışlar.Cem gördüğü rüyayı anne ve babasına anlatmış  Anne:sen bu rüyayı gerçektede yaşayabilirdin.  Cem:evet,neyseki gerçekte olmamış  Baba:sen böyle dediğin için bu birkaç gün sonra başına gelebilir.  Baba: Cem ben sana karne hediyesi almışmıydım.  Cem:hayır baba
Resim
                         HASTANEDEKİ ARKADAŞ       Bir varmış bir yokmuş,evvel zaman içinde kalbur saman içinde Egemen adında kahverengi saçlı yerinde duramayan bir çocuk varmış. Bu çocuk okula gitmeyi hiç sevmezmiş,annesine hep hastalandığını söylermiş. Egemen bir gün gerçekten hastalanmış! Hastanede bir çocuk ile arkadaş olmuş. Arkadaşı okulu çok severmiş bir o kadarda zeki imiş. Egemen arkadaşını çok kıskanmış yanakları pespembe olmuş. O anda okula gitmek istediğini söylemiş. Arkadaşı: Ama Egemen okullar kapandı. O sırada içeriye Egemen'in annesi ve babası arkalarından da Doktor amca girmiş. Dr: Oğlunuz taburcu oldu geçmiş olsun.                                                                                                                        SON 
DOĞANIN KAZLARI KARAYA DAVET ETMESİ                          Kazlar suda nazlı nazlı yüzerek geziniyor, yiyecek toplayarak tehlikelerden uzak yaşıyorlardı. Bunu gören bir doğan   kuşu onları karaya davet ederek:                                                          "Kazlar, niçin öyle suyun ortasında gezinip duruyorsunuz .Karaya gelin burada yeşil çayırlar, renkli çiçekler, bol taneli lezzetli ekinler var. Sudan çıkın bu nimetlerden faydalanın, kendinize yazık etmeyin, "dedi.                                                                                            Akıllı bir kaz ona cevap verdi:                                                                  "Ey doğan iyi diyorsun, hoş diyorsun da. Su bizim kalemizdir   bizi korur, sudan çıkarsak binbir tehlikeye maruz kalırız. Kırların Yeşil çimenleri renkli çiçekleri,ekinleri senin olsun, suyumuz bize yeter,"dedi.                                                                                          
Resim
                                                   NÖBET DAVULU DİNLEYEN DEVE        Küçük çocuğun biri, tarla bekçiliği yapıyordu. Elindeki defi     çalarak kuşları korkutup kaçırıyordu.                                                          Bir gün Sultan Mahmud'un yolu, o tarafa düştü.                        Karargahını o çocukcağızın beklediği tarlanın yakınlarında bir yere kurdu.                            Sultan Mahmud'un ordusunda sarhoş bir deve vardı, kocaman olan nöbet davulunu onun sırtına koymuşlardı, nöbete gidişte onun sırtındaki davul çalınırdı, gelişte de. O deve bir gün çocuğu beklediği tarlaya girdi, çocuk, elindeki defi çalarak onu korkutup tarladan çıkarmaya çalışıyordu. Bilmiyordu ki deve nöbet davulunu taşıyan devedir ve elindeki defceğiz ona vız gelir.                                                                                     MEVLANA
Resim
   KAMP GÜNÜ            Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur saman içinde,  Kağan adında bir çocuk varmış bu çocuğun hiç arkadaşı kalmamış  bütün arkadaşları tatile gitmişti binalarında sadece iki tane bebek kalmış onlarla da oynamak istemiyormuş. Kaan evde dersini çalışırken bütün arkadaşları tatile gitmişti. Kaan evde çok sıkılmıştı.                                        Babasına hep tatile gidelim derdi  babası hiç Kağan'ı dinlemezdi. Kağan hep babasına sinir olurdu.           Kağan'ın babası: Tamam ,bu hafta sonu kamp yapmaya gidiceğiz  "dedi."         Kağan: Oley kampa gidiyoruz!!!!            Kağan hemen çadırını, kıyafetlerini hazırladı yarın gidip bir hafta sonra gelceklerdi. Kağan çok heyecanlıydı. Hemen haz ırlan-  dı. Uyudu ve uyandı uyandığında herkes uyuyordu Kağan çok erken uyandığını anladı ve üstünü giydi. Kağan üstünü giydiğinde anne ve babası da uyandı. Herkes üstünü giymişti, son hazırlıklarını da yapmışlardı. Evlerinden çıktılar,
Resim
        BİR KIŞ GÜNÜ                Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde, Kerem adında dokuz yaşında,siyah saçlı bir çocuk varmış. Bu çocuk çok akıllı bir çocukmuş dersleri çok başarılıymış.  Boş zamanlarında ya, kitap okur, ya da, ders çalışırmış.Ve okul başlamış, başlamış başlamasına da okul açılmamış. Kerem hemen   babası Selim beye sormuş                                                                        Kerem:Baba neden okullar açılmıyor? Diye sordu.      Selim bey:Kar yağıyor da oğlum.   Kerem cevabını aldıktan sonra odasına kapandı.Tam on dakika odasında kalmıştı. O anda Kerem'in odasına babası girdi.                       Selim bey:Hadi oğlum gel seninle en büyük tepeden kızakla kayalım.               Kerem :Tamam baba üstümü değiştirip geliyorum.   Kerem heyecanla montunu aldı, beresini taktı ve babasıyla çıktılar. tepeye gittiğinde arkadaşı Aliyi gördü. Orada Ali ile kızaktan kaydılar, yarış yaptılar,ve yarışın kazananı...
Resim
                                 CANIM ANNEM      Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur saman içinde  Can adında minik tatlı mı, tatlı bir çocuk varmış.Bu çocuk amma da yaramazmış okula gitmiş. Okula gidince öğretmen- leri Can ve Can'ın arkadaşlarına demiş ki; Yarın anneler günü çocuklar. Çocuklar sevinçten havaya uçmuşlar.Can hemen annesine mektup yazmaya başlamış, arkadaşlarından çok ama çok önce bitirmiş.Ve şöyle birşey çıkmış.              Canım annem seni çok çok ve çok seviyorum             beni doğuran,büyüten ve kuralları öğreten sen                      oldun seni çok seviyorum...
                                        BÜYÜK HEDİYE Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde. Deve tellal iken, horoz imam iken, manda berber iken, annem kaşıkta, babam beşikte iken… Ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken, babam düştü beşikten, alnını yardı eşikten… Annem kaptı maşayı, babam kaptı küreği, gösterdiler bana kapı arkasındaki köşeyi… O öfke ile  Tophane minaresini cebime sokmayayım mı borudur diye… O öfke ile Tophane güllesini cebime doldurmayayım mı darıdır diye… Orada buldum iki çifte bir kayık. Çek kayıkçı Eyüb’e… Eyüb’ün kızları haşarı… Bir tokat vurdular enseme, gözlerim fırladı dışarı… Orada gördüm bir kız… Adı Emine, gittim yanına… Bir tarafı tozluk dumanlık, bir tarafı çayırlık çimenlik, bir tarafı sazlık samanlık… Bir tarafta boyacılar boya boyuyor renk ile… Bir tarafta demirciler demir dövüyor denk ile… Bir tarafta Mehmet Ali Paşa cenk ediyor şevk ile… Anan yahşi, baban yahşi, kurtuldum ellerinden... Vardım masal iline.
Resim
  OKUMAYI SEVEN ÇOCUK Bir varmış bir yokmuş evvel zaman kalbur saman içine bir çocuk varmış bu çocuğun ismi Mert'miş bu çocuk kitap okumayı çok severmiş kitap okumaktan başka hiçbir şey yapmazmış çocuk hiç bilgisayar,telefon,tablet vb. teknolojik aletlere hiç bakmazmış.Uyanır uyanmaz direk kitap okumaya başlarmış bu çocuk anasınıfı ndan beri annesine ,babasına kitap oku dermiş.Mert'in okuyacak bir tane kitabı kalmış annesine demiş ki; Anneciğim kitap almaya gidebilir miyiz lütfen okuyacak bir tane kitabım kaldı. Tabii anneside Mert'i kıramamış demiş ki;  Anne: Tabi ki alırız oğlum. Mert: Yaşasın teşekkür ederim anneciğim. Anne:Bir şey değil. Annesi ile Mert kitapçıya gitmişler. Mert orada arkadaşı Çağan'ı görmüş,Çağan ile konuşmaya başlamışlar. Mert: Sende mi kitap alacaksın Çağan. Çağan: Evet, bende kitap alacağım çizgi roman mı alacaksın yoksa klasik mi alacaksın. Mert: Tabiki klasik ben çizgi roman okumayı hiç sevmem. Çağan'ı
Resim
                  ALMA   ALMA       Bir gün Nasrettin Hoca elma satıyormuş, -Alma, alma, diye bağırıyormuş. Bir adam gelip bir kilo almış, elmalar çürük çıkınca gelip Hoca'ya bağırmış; -Hocam ne biçim elma satıyorsun, bu elmalar çürük, demiş. Hoca da ona bağırmış: - Ben sabahtan beri burada boşuna mı bağırıyorum "Alma,alma!" diye.
Resim
                            EVCİL HAYVAN Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur saman içinde Yiğit isminde altı yaşında bir çocuk  varmış. Yiğit hayvanları çok severmiş. Yiğit'in 1 köpeği,2 kedisi, 1 tanede ginepig'i olmasını istermiş.Yiğit bu bütün hayvanlarının yemini,suyunu,sütünü verecekmiş. Annesi bu hayvan olayına evet demiş ama sadece bir hayvan alabilirsin demiş. Yiğit de köpek almak istemiş. Anne:Tamam Yiğit sana bir tane köpek alalım ama yarın çünkü bugün hava yağmurlu. Yiğit annesine tamam demiş yarın Mehmet Amca'nın petşhop'a gitceklermiş. BİR GÜN SONRA.. Annesi ile Yiğit sabah erkenden kahvaltılarını yapıp petşhop'a gitmişler. Mehmet Amca Yiğit'i tanıdığı için merhaba dedi yine      hayvan sevmeye mi geldin dedi. Yiğit: Hayır bu sefer köpek almak için geldim. Mehmet Amca: Nasıl bir köpek arıyorsun Golden mı Av köpeğimi. Yiğit: Hayır ben Sibirya Köpeği arıyorum. Mehmet Amca üzülerek ama bende Sibirya Köpeği
Resim
                                                   Parmak Kız Bir zamanlar, çocuklara çok düşkün bir kadın varmış. Çocukları bu kadar çok sevdiği halde, bir türlü çocuğu olmuyormuş. Bir gün ihtiyar bir büyücüye gidip, ona bir çocuk sahibi olup olamayacağını sormuş. Büyücü; ‘Buna üzülme, çaresi var. Al sana bir arpa tanesi. Bu arpayı, ne köylü tarlasına eker, ne de tavuklar yer. Verdiğim arpayı evinde bir saksıya ek, sonra da bekle, ne olacağını görürsün.’ demiş. Kadın teşekkür ederek, büyücünün bu iyiliği karşısında, ona biraz para vermiş. Sonra, doğruca evine giderek, arpa tanesini saksıya ekmiş. Sabırla saksının başında beklemeye başlamış. Çok geçmeden saksıda, laleye benzeyen, iri bir çiçek açmış. Lalenin taç yaprakları, sanki olgunlaşmamış gibi sımsıkı kapalı duruyormuş. Saksıdaki bu çiçeği, hayran hayran seyreden kadın, dayanamayıp öpüp koklamaya başlamış. O an içinden, ne güzel çiçek diye düşünmüş. Kadın böyle düşünür düşünmez, aniden çiçeğin yaprakları açılıverm